Bir kız tanımıştım üniversite yıllarında. ‘Küçükken balık sanırdık kurbağa larvalarını, zaman geçip kuyrukları yok olduğunda, kurbağaya dönüştüklerinde şaşırırdık. Zaman öyle bir şey… değiştirip kurbağaya dönüştürüyor insanları’ demişti. Değişip dönüştük yaşadığımız bulanık göl suyunun içinde. Öyleydik, böyle olduk… Kurbağa olup kalacağımızı bilsek üzülmeyeceğiz. Kurbağadan öte yol varmış o genç kızın bilmediği… şimdi yüreğimizi arındırma sürecindeyiz insani hislerden. Lüzumsuz […]
Bir Balkan Rengi – PATRİYOTLARIN ÖYKÜSÜ
Dört avuç topraktan halk ettiler beni. Biri İstanbul’un Fatih’inden, biri Kaf Dağı’nın zirvesinden, biri Anadolu bozkırından, biri Urumelinden…
Merdiven
Hayat hala merdiven çıkmaya benziyor Ahmet Haşim gibi ağır ağır… Ve hatıralar hala bir avuç kuru yaprak Ne ki çıkışın ritmi tempolu eskiye nazaran Bir de merdiven otomat Kimsenin derdi değil bir avuç kuru yaprak Ve hatıralarla yaşamak. Herkes yalnız çıkıyor merdiveni artık Herkes yalınayak üstat
Canan…
Bundan tam on yıl önce, Fatih Külliyesinin Malta çıkışında, Börekçi Kapısının bitişiğinde bir eski yapının ikinci katında bu dünyayı tersine çevirmeye karar vermiş yirmi beşinde bir genç iken tanıdım onu,
Rafet Nerede?
-Rafeet, Rafeet ! Yardım isteyen bir yaşlı mı, yoksa bir kadın sesi mi bu… ayazı kamçı gibi suratlara dolayan rüzgara karışıp denizin karanlığına, oradan berrak gökyüzüne, ışıltılı yıldızlara yükselen bir ses bu… -Rafeet, Rafeeet ! Ben birkaç aydır duyuyorum bu sesi. Kendimi dinlediğim her yerde, yüzümü denize çevirince, çayımı yudumlayınca, sigaramı tellendirince… Ara ara… kulaklarımın […]