Çerkes Kültürüne Son Bir Yaşam Alanı

Çerkes kültürü Circassians

Kültür insanlığın ortak malıdır. Hangi toprakta neşvünema bulmuş olursa olsun, değil mi ki insanın ürünü, o halde insanlığa aittir. Dünyanın bir köşesinde solan bir kültürel renk, bütünün ahengini bozmaktadır. Unutulan her kültürel değer insanlığın hafızasını eksiltmekte, geçmişini unutturmakta, insanlığı kötürüm bir yaşlı durumuna düşürmektedir. Bu yüzden binlerce yıllık süreçte oluşan değerlerin yok oluşunu izlemek, bir katliamın seyircisi olmak kadar acı verici.

Çerkes kültürüne ait değerlerin de bu etsitiseyle birlikte yok olması tehlikesi zaman geçtikçe kendisini daha fazla belli etmektedir. Yeryüzünün dört bir yanına dağılmış Çerkes halkının zihinlerinde yıllardır hapsolmuş bir şekilde duran Çerkes dili, iletişim dili olmaktan çıkıyor. Yeryüzünde sadece bu dille iletişim kurabilen insan sayısı çok çok az. Üstelik bu sayı gün geçtikçe azalıyor. Yeryüzündeki her Çerkes, anadilinin dışında bir başka dil de biliyor ve daha çok bu ikinci dille iletişim kuruyor. Edebiyat dili olarak kullanıldığı alan, iletişim dili olarak kullanıldığı alandan daha küçük.

Çerkes dili ve Çerkes Kültürünün dijital çağda varlığını koruması çok ciddi emekler gerektiriyor. Bir şekilde bu kültürün varlığını sürdürmesi, bu dilin iletişim dili olma vasfını devam ettirmesi aydın insanlarımızın ortak kaygısı. Şimdiye dek bu kaygılarla çok ciddi projeler üretildi. Diasporanın kitleler halinde anayurda dönmesi düşüncesi bunlar arasında çözüm olabilecek tek yoldu. Fakat bununla birlikte zaman gösterdi ki anavatandan uzakta geçirilen yüz kırk yıl, Çerkes diasporasının aidiyet duygularını alt üst etmiş, insanları beş nesildir yaşadıkları toprakların yerlileri haline getirmiştir. Sovyetlerin yıkılmasının üzerinden geçen on beş yıl içerisinde birkaç milyonluk diaspora, anavatana gönderilecek bin idealist insan çıkaramamıştır. Her şeye rağmen oraya gitmek ve orada yaşamak isteyen insanlarımızın bir kısmı da gördükleri ve yaşadıkları olaylar karşısında şevkini, heyecanını kaybetmiştir.

Diasporanın Kafkasya’ya kitlesel dönüşçüler çıkaramayacağı ortada… demografik veriler ve siyasi gelişmeler göz önüne alındığında Kuzey Kafkasya’daki ata topraklarında yaşayan soydaşlarımızın Çerkes kimliğini ve kültürünü daha nice zaman koruyabileceği endişesi de bizi rahatsız eden bir diğer gerçek. Bu durumda acaba yaşadığı yerlerde rahat olan, Kafkasya’ya dönme gücünü kendisinde görmeyen insanlara yönelik bir proje düşünülemez mi?

Bu topraklardaki Kafkasyalı kimliğinin yaşatılmasını gerekli gören birisi olarak, dünyada daha önce başkaları tarafından denenmiş ve başarılı bulunmuş bir teklif üzerinde yoğunlaşmak gerektiğini düşünüyorum.

Farazi olarak beş milyona yakın Kuzey Kafkasyalının yaşadığı Türkiye’de (ki bu sayı faraziyeden öte fantazidir. Reel veriler değerlendirildiğinde Türkiye’deki Çerkes sayısının bu rakamın çok çok altında olduğu ortaya çıkmaktadır) Kuzey Kafkasya kültürünü ve dilini tam manasıyla yaşatan bir tek yerleşim yeri olmadığı aşikar. Göçle birlikte Osmanlı coğrafyasındaki büyük şehirlere yerleşen Çerkesler kısa zaman içinde doğal bir değişimin sonucu olarak kimliklerini unuturken kültür ve dilin korunduğu yerler köyler oldu. Yüz kırk yıldır Çerkes kültürünün yaşandığı köyler artık günbegün dilin ve nüfusun yok olduğu metruk yerler haline geliyor. On yıl önce Çerkesçe’den başka bir dilin konuşulmadığı köylerde bile artık Çerkesçe tercih edilmiyor. Eğitim alan kuşaklar dili unutmanın yanında Çerkes kültürünü reddedilmesi gereken bir köylü aidiyet olarak tanımlamak gibi temel bir hatanın içine düşüyorlar. Kültür ise her bölgede farklı çizgilere bürünerek karşımıza çıkıyor. İç Anadolulu bir Çerkesle kıyı bölgelerinde yaşayan Çerkesler arasında müşterekten ziyade ayrılıklar göze batıyor. Somut sonuç, Çerkeslik namına Türkiye’de akordeon sesinden başka hiçbir kültür öğesinin kalmadığı şeklinde özetlenecek olursa çok da yanlış bir tespit yapılmış sayılmaz.

Bu durumda Türkiye’deki Çerkeslerin bir ya da birkaç yerde toplu yerleşim oluşturmak suretiyle diasporadaki varlıklarını sürdürmeleri neden mümkün olmasın. Neden kültürün tüm öğeleriyle birlikte korunduğu bir yerleşim yeri ihya edilemesin.

Tamamen kültürel kaygılarla gerçekleştirilecek bu projenin Türkiye’de herkes tarafından hüsnü kabulle karşılanacağı kesindir. Hızla boşalan ve kültürel kimliği değişikliğe uğrayan bir Çerkes köyünün seçilmesi suretiyle Türkiye’nin her tarafından emekli, köylü, arıcı, el sanatlarıyla uğraşan idealist insanlarımızın toplanacağı birkaç bin nüfuslu bir yerleşim yeri Türkiye’de Çerkes Kültürünün sürdürülüp yaşatıldığı bir yer haline getirilebilir.

 

Bu köyde Çerkes örf ve adetinin simgesel de olsa yaşatılması ve kontrolü sağlanır. Köy Çerkes örfü uyarınca bir demokrasi modeli de teşkil edecek şekilde unafe usulü ile thamadelerce idare edilir.

Gümüş işlemeciliği, saraçlık gibi Çerkes el sanatları yaşatılmak suretiyle olabildiğince kültürel süreklilik sağlanabilir. Bu alanlarda çalışacak atölyeler oluşturulur. yekin isimlerin dönemsel de olsa ders vermesi eserlerini üretip sergilemesi imkanı sağlanır. el verirse at kültürü canlandırılır. Üretilen saraç işleri ticari dolanıma sokulur. peynir, acıka, xıgu, kuru et gibi Çerkes mutfağına has tatlar buradan şipariş edilebilir. Böylece el sanatları ve özgün mutfağın korunması sağlanır.

Çerkes müzik ve folklor değerleri de burada işlenebilir. Profesyonel bir dans akademisi tesis edilebilir. Bu şekilde Çerkes kimliğinin en önemli motifi olan dans ve müzik alanında üretimde bulunulur.

Anavatan Kafkasya ile irtibata geçecek, oraya veri sağlayacak, anavatan ve diaspora arasında iletişim kuracak, öğrenci okutulması, burs verilmesi, öğrenci transferi gibi konularda çalışmalar yapacak bir merkez oluşturulabilir. Bu merkez Kafkasya için de olumlu bir örnek teşkil eder. Türkiye’de bulunan Kafkasya’ya ilişkin verilerin anavatanda kullanılan dillere çevrilmesi işi burada yapılabilir. Çerkes kültürüne ait her türlü değerin sergileneceği bir müze tesis edilebilir. Dil öğrenmek isteyen gençler burada bir araya gelebilirler, kültür burada her boyutuyla birlikte yaşatılır ve doya doya soluklanır. Kafkasya’dan gelecek uzman konuklar çeşitli projelere katkıda bulunmak üzere burada uzun süre misafir edilebilir.

Bu projenin gerçekleşmesiyle sağlanacak asıl yarar, Çerkes kültürünün bu topraklarda buharlaşmasının önüne geçmek olacaktır. İsrail’de bulunan Kfar Kama ve Reyhaniye köyleri bunun en güzel örneğidir aslında. Bu iki köyde yaşayan yekünen beş bin civarında nüfus Çerkes diasporasının en etkili gruplarından birini oluşturmaktadır. varlıklarını sürdürmeleri için gerekli yardımlar yapılmaktadır. Malesef Türkiye’de Çerkeslerin yok olmasının bu topraklara neler kaybettireceği görülememiştir.

. . .

Projenin gerçekleştirileceği yerleşim yerinin neresi olacağına ilişkin kıstaslar ayrıca önem arz etmektedir. Öncelikle bu yerleşim yerinin bir Çerkes köyü olması gerekir. Ardından kalabalık bir nüfusu barındırabilecek araziye sahip olması, arazinin tarıma elverişli olması, iklimin bu kültürün yaşamasına uygun özellikler arz etmesi, örneğin at yetiştiriciliğine izin vermesi gerekmektedir. Seçilecek yerleşim yerinin merkezi olması, metropollere ulaşımının kolaylıklar arz etmesi, bununla birlikte bir süre sonra metropole karışıp kaybolacak bir konumda da bulunmaması gerekir. Bu nedenle aslında yol üzerinde olmayan, kolay kozmopolitleşmeyecek, bakir bir bölge olması da gerekebilir.

Bu köyde yaşamayı düşünen insanlara yetecek ekonomik çarkın dönmesi için örneğin toprağın organik tarıma elverişli olması, arıcılık, ormancılık, el sanatları, atçılık gibi uğraşılara uygunluk göstermesi gerek. Dolayısıyla köyün kıraç ve gözden ırak bir yerde olmaması da gerekir. Seçilecek yerleşim yerine Çerkes kültürünün yaşaması gerektiğine inanan yüz kadar ailenin gidip yerleşmesi projenin gerçekleşmesi için yeterli olacaktır. Bu yerleşim yerinde at yetiştiriciliği ve savat işçiliği yapılması, Çerkes el sanatlarının yaşatılacağı atölyelerin bulunması, Çerkes motifleri, gümüş işçiliği, kama, yamçı, kamçı, keçe gibi el ürünü eşyaların üretilmesi, Çerkes kıyafetlerinin ve gelinliklerinin tasarım ve dikimi ekonomik bir canlılık kazandıracaktır. Ayrıca yılın belli dönemlerinde düzenlenecek festivaller, sergiler ve panayırlar hem Türkiye içinden hem de Çerkes diasporasının farklı yerlerinden insanların ziyaretini sağlayacaktır.

Bu proje kapsamında hem projenin bütünü hem de çeşitli parçalarının gerçekleşmesi için Avrupa birliği fonlarından yararlanılabilir.

Bu yerleşim yerinde birkaç bin kişilik bir nüfusun bir araya gelmesi sağlanırsa kültürümüzün bu topraklarda sürmesi için yeterli birikim oluşturulacaktır. Memleketin diğer yerlerinde kültürel çözülme tamamlansa bile bu bir ya da birkaç köyde oluşturulacak birikimle anayurtla olan bağlantının devam etmesi sağlanabilir.

Çerkes Kültürüne Son Bir Yaşam Alanı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön